İberya Yarım Adası keşfedilmeyi bekliyor ve iki makalenin ilki olan bu yazıda seni, yemyeşil üzüm bağlarından ve Akdeniz kıyılarından Fas’ın harikalarına ve Endülüs’ün sanatsal bölgelerine kadar ülkenin engin ve çeşitli yer şekilleriyle tanıştıracak olan destansı bir İspanya yol gezisine çıkarıyoruz. İspanya gezi programına İspanya’nın kuzeyindeki havalimanlarından birine uçarak başla; bunun için Santander ya da Bilbao Havalimanı’nı öneriyoruz. Fransa’dan arabayla geliyorsan, sınırı güneybatı Fransa’dan geçebilirsin.
Santander’e uçuş bul
Bilbao’ya uçuş bul
1. Gün San Sebastián
Bask bölgesindeki San Sebastián veya Donostia, İspanya’nın en renkli şehirlerinden biri ve dünyanın en beğenilen mutfaklarından biri olan Bask mutfağının merkezi. Eğlenceyi seven, sofistike ve ihtişamlı bu şehir her sonbaharda uluslararası film festivalinde beyaz perdenin yıldızlarını ağırlıyor.
Bu güzel şehrin iki plajı var: aileler arasında popüler olan, deniz kabuğu şeklindeki Playa de la Concha ve sörfçülerin tercih ettiği, daha uzun Playa de la Zurriola.
Gündüzleri su sporlarındaki maharetini sına ve plajda rahatla. Geceleri, kaldırım taşından sokakları davetkar pintxo barlarla dolu olan Parte Vieja’nın (Eski Şehir) yolunu tut. Tapas barların bu Bask versiyonunun uzmanlık alanı pintxolar, yani genelde bir parça çıtır ekmek üzerine yerleştirilen enfes, lokmalık yemekler.
Restoranların bar kısımlarında geniş bir pintxo yelpazesi göreceksin; tek yapman gereken bir tabak alıp istediklerini seçmek ve yemeğin bittiğinde hesabı ödemek.
Otel önerisi: Hotel de Londres y de Inglaterra
2. Gün Bask Bölgesi’nden Logroño, La Rioja’ya
Bask bölgesinin yer şekilleri, İspanya dendiğinde genelde akla gelen kurak arazilerden ancak bu kadar farklı olabilirdi. Arabayla baserrilerin, yani geleneksel Bask tarzı hımış evlerin süslediği yemyeşil, bereketli vadilerden geç. Mimari hayranları Frank Gehry’nin tasarladığı Guggenheim müzesini görmek için yolu biraz uzatıp Bilbao’ya da uğramalı.
Yeşil vadilerin arasından yola devam edip La Rioja bölgesinin başkenti ve İspanya’nın en ünlü şarap bölgesinin giriş noktası olan olan Logroño’ya doğru yol al. Akşamı şehrin pintxo barlarının tadını çıkararak geçir; bunların çoğu iki sokakta yoğunlaşıyor: Calle de Laurel ve Calle de San Juan. Bar Soriano’da (Travesía de Laurel, 4) “champi” denen efsanevi ızgara mantarları dene ya da Torres Gastrobar’da (Calle de San Juan, 31) geleneksel mutfağın yaratıcı ve modern yüzüyle tanış. İlk kadeh Rioja şarabını da, bu şarabın üretildiği bölgede denemeyi ihmal etme.
Otel Önerisi: Hotel Calle Mayor
3. Gün La Rioja’nın Üzüm Bağları
Bir günü, çoğu mağaralarda rehberli tur hizmeti ve tadım fırsatı sunan üzüm bağlarında geçirerek İspanya’nın en ünlü şarap yapımı bölgesini derinlemesine tanı. La Rioja dünyaca ünlü kırmızı şarapların ve özellikle komşu Fransa’yla karşılaştırıldığında son derece uygun fiyatlı sert içkilerin bulunduğu bir yer.
Ünlü İspanyol mimar Santiago Calatrava’nın (kendisi bir süre önce New York’taki Oculus’u tasarladı) tasarladığı Bodegas Ysios’un dalgalı çatılarını ziyaret et. Turlar ve tadımlar İspanyolca ve İngilizce olarak yapılabiliyor.
La Rioja’nın en eski bağ evlerinden biri Marqués de Murrieta. Şarap imalathanesinin kurucusu ve ona adını vermiş olan kişi, Bordeaux’dan üretim teknikleri ithal etti ve ilk şarabını 1852’de, Logroño’da üretti. Ziyaretçiler üzüm bağını rehberle gezdikten sonra bağ evinin şaraplarını profesyoneller eşliğinde tadabiliyor.
Araba yolculuğun seni tepelere konuşlanmış üzüm bağlarının, ortaçağ köylerinin ve kadim kiliselerin arasından geçirecek. Haro kasabasındaki Barrio de la Estación birçok şarap imalathanesine ev sahipliği ediyor; López de Heredia’da, mimar Zaha Hadid’in tasarladığı fütüristik tadım binasına da uğramadan geçme.
Otel önerisi: Hotel Marqués de Riscal
4. Gün Zaragoza
La Rioja’dan yapacağın bir buçuk saatlik araba yolculuğu seni göz okşayan kırlardan, tarlalardan ve üzüm bağlarından geçirecek. Ardından İspanya gezi programındaki bir sonraki varış noktana ulaşacaksın: Aragón’un başkenti, ülkenin en göz ardı edilen şehirlerinden biri olan Zaragoza.
Ebro nehrinin kenarına bütün ihtişamıyla yerleşmiş Basilica de Nuestra Señora de Pilar’ın göz kamaştırıcı manzarasının keyfine var, ardından Fas mimarisinin güney İspanya dışındaki en iyi örneklerinden biri olan surlu İslamiyet dönemi sarayı Aljafería’yı keşfet. Zaragoza 1018-1118 arasında yarım adanın birçok yerinde kurulan bağımsız Müslüman devletler olan Taifa krallıklarından biriydi.
Tarihe doyduktan sonra Mercado Central’in yolunu tutup bu güzel kapalı pazarın kokularını, manzaralarını doya doya tecrübe ederken bir yanan da tatların keyfine var. Burada yerel ürünler satın alabilir ya da süsten püsten uzak barlardan birinde rahat rahat bir şeyler içebilirsin.
Otel önerisi: Catalonia El Pilar
5. Gün Tarragona
Doğuya yapacağın iki saat 20 dakikalık araba yolculuğuyla İspanya’nın doğu kıyısına, Katalunya bölgesindeki antik liman şehri Tarragona’ya ulaş. Bu Akdeniz şehri Roma tarihiyle ilgilenenler için gizli bir cevher; şehir Roma şehri Tarraco’nun zengin kalıntılarıyla dolu ve bunların arasında deniz kenarındaki göz kamaştırıcı bir amfitiyatro ile toplu mezar var.
Eski şehirde gezintiye çık ve üzerinde rendelenmiş domates ile zeytinyağı olan ekmekler anlamına gelen, kahvaltıda sevilerek tüketilen ‘pa amb tomàquet’ de dahil olmak üzere Katalan spesiyallerinin tadına bak.
Otel önerisi: Hotel SB Ciutat de Tarragona
6. Gün València
Akdeniz kıyısında yapacağın iki buçuk saatlik püfür püfür araba yolculuğu seni İspanya’nın en büyük üçüncü şehrine, yani València’ya götürecek. Şehir, İspanya’nın en ünlü yemeklerinden paellanın doğduğu yer; bu yemeği deniz kıyısındaki özgün restoranlardan birinde dene (İspanyollar bu ağır yemeği akşam değil, öğlen yer).
Muhteşem bir üstü kapalı pazar olan Mercado Central’in bulunduğu eski şehri ve İsa’nın Son Yemek’te kullandığı gerçek Kutsal Kase’ye ev sahipliği ettiği söylenen València Katedral’ini keşfet.
Şehirdeki kurumuş nehir yatağına inşa edilmiş bir dizi fütüristik bina olan, İspanyol mimar Santiago Calatrava’nın tasarladığı Ciudad de las Artes y Las Ciencias’a da uğramadan gitme. Burası Avrupa’nın en büyük akvaryumunu, bir bilim müzesini ve dev bir IMAX sinemasını bünyesinde barındırıyor.
Otel önerisi: Casual Valencia Vintage
7. Gün Tabernas Çölü
Güney yönüne ve iç kesimlere doğru yapacağın, dört saati biraz aşan bir yolculukla Avrupa’nın tek çölü olan Tabernas Çölü’nün adeta uhrevi manzarasına kavuş.
Bölgedeki birkaç Vahşi Batı temalı turizm merkezinden biri olan Oasys Mini Hollywood, Sergio Leone’nin “İyi, Kötü ve Çirkin”i de dahil olmak üzere 60’lar ve 70’lerin birçok Spagetti Western’inin çekildiği yer ve bugün hala çekim yeri olarak kullanılıyor.
Otel önerisi: Cortijo Oro Verde
8. Gün Granada
Sierra Nevada Milli Parkı’nın etrafından dolaşarak Granada’ya doğru yol al (1,5 saat).
Granada’yı ziyaret etmek bir peri masalının içine girmek gibi; insanda huşu uyandıran Alhambra Kalesi ve Sierra Nevada’nın karlı zirveleri şehrin dolambaçlı sokakları için filmlerden fırlamışa benzeyen bir arka plan oluşturuyor.
Alhambra biletlerini mutlaka önceden ayırt; bu Fas kalesi İspanya’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Alhambra’nın, ustaca tasarlanmış süs havuzları, patikaları ve çiçek yataklarıyla Generalife Bahçeleri’ne uğramayı ve Mirador San Nicolás’tan görülen dağ manzarasının tadını çıkarmayı da ihmal etme.
Beyaz badanalı evleriyle, 15. yüzyıldan itibaren burayı evi belleyen Granadalı çingenelerin icra ettiği flamenkoyla eşanlamlı bir mahalle olan Sacromonte’yi de mutlaka görmelisin. Orijinal mağaralardan birinde, tutkulu ve dramatik bir flamenko gösterisi izleyebilirsin.
Otel önerisi: Gar Anat
9. Gün Málaga
İspanya gezi programındaki bir sonraki durak için güneybatı yönünde bir buçuk saat yolculuk et ve liman şehri Málaga’ya ulaş. Uzun yıllardır komşusu Costa del Sol’daki tatil tesislerinin paket tatil görüntüleriyle bağdaştırılan bu şehir, son beş yılda imajını popüler bir sanat ve kültür merkezi olarak yeniledi. Museo Picasso, oranın yerlisi olan Pablo’nun eserlerini keşfetmek için şahane bir yer ve Paris’teki Pompidou Centre ile St. Petersburg’daki Rus Devlet Müzesi şubeleri şehre bazı şahane uluslararası eserler getiriyor.
İlginç sokak sanatı örneklerini görmek için gözünü açık tut ve şehrin katedraline ev sahipliği eden eski şehirde gezintiye çık. Nefesin 200 basamak tırmanmaya yeterse, katedralin kulesinden şehrin panoramik manzarasının da tadına varabilirsin.
Otel önerisi: Room Mate Valeria
10. Gün Sevilla
İki buçuk saatlik bir araba yolculuğu seni Endülüs’ün flamenkosuyla, Fas mimarisiyle ve sakinlerinin saf yaşam sevinciyle ünlü başkenti Sevilla’ya götürecek. Şehrin Faslı krallarının inşa ettiği, bugün hala İspanyol kraliyet ailesinin şehirdeki konutu olarak kullandığı ve bu sebeple dünyanın hala kullanılan en eski kraliyet sarayı olan Alcázar’ı ziyaret et. Bakalım orada bir süre önce hangi popüler televizyon dizisinin çekildiğini hatırlayabilecek misin?
Sevilla’daki popüler aktivitelerden biri de, Plaza de España’da sandal kiralamak ve kanalda dolaşmak, ardından 2011’de inşa edilmiş, tuhaf bir uzay gemisini andıran ahşap yapı Metropol Parasol’u ziyaret etmek. Yapı kavurucu yaz aylarında stratejik bir gölge teşkil ediyor ve üçüncü katındaki balkondan muhteşem şehir manzaraları görülebiliyor.
Otel önerisi: Hotel Boutique Elvira Plaza Eve dönmek için birçok uluslararası uçuşun düzenlendiği Sevilla Havalimanı’nı ya da daha fazla bağlantı uçuşu için Málaga Havalimanı’nı kullanabilirsin.
Sevilla’ya uçuş bul
Málaga’ya uçuş bul