Kadın gezginlerin masal tadındaki macera dolu öykülerini onların ağzından dinlemeye devam ediyoruz. Köşemizin bu seferki konuğu sadece bir gezgin değil aynı zamanda çok yönlü bir kişi: Sevil Mert.
Her seyahatini adım adım paylaşan ve neredeyse ilmek ilmek işleyen Sevil, motosikletten tiyatroya, dalıştan patene kadar birçok hobiyle ilgilenirken bavulunu hiç kapatmıyor. Aynı zamanda kurumsal iş hayatında başarılı bir kariyere sahip olan Sevil’le bloğu cokokuyancokgezen, hayatı, seyahati ve tutkularını konuştuk.
Bize kendinden bahseder misin?
1980 yılında Türkiye’nin haritadaki yeri en az bilinen şehri Burdur’da dünyaya geldim. Üniversite için İstanbul’a gelip dönemeyenler kervanına katıldım. Şu an Hürriyet Emlak ve Hürriyet’in Pazarlama Koordinatörü olarak çalışıyorum. Her yıl yeni ülkeler görmeye, yeni kültürler tanımaya ve yeni bir hobi denemeye çalışıyorum.
Seyahatlerimi uzun yıllardır Çok Okuyan Çok Gezen adlı bloğumda, farklı dergilerde paylaşıyorum. Hobilerim için Hobi Delisi, dekorasyon zevkim için Dünyanın Dekorasyonu isimli bloglarım var ama tabii en sık güncellediğim ve favorim Çok Okuyan Çok Gezen 🙂
Aslında biz daha çok iş hayatına devam edip seyyah olarak yaşamına devam edenlerin hikayelerini dinledik. Sen ikisini bir arada yürütmeyi nasıl buluyorsun? Zaman yönetimini nasıl yapıyorsun?
Sanırım bana en çok sorulan soru bu, bu kadar çok şeye nasıl zaman buluyorsun! Einstein çok yaşasın, zaman görecelidir. Siz o zamanı nasıl doldurmayı seçerseniz öyle dolar. Ben bulduğum her anı dünyayı keşfetmeye ayırıyorum.
Hafta sonları bayram tatillerini hiç kaçırmıyorum, seyahat planlarımı genelde yılın başında belirliyor ve tüm yıl o seyahatleri planlayarak geçiriyorum. Sanırım iyi planlama ile halloluyor her şey
Bir de öncelik meselesi var tabii. Benim önceliğim her zaman keşif oluyor. Arkadaşlarıma veya aileme vakit ayırmak yerine yeni bir şehre ya da ülkeye gitmeyi tercih ediyorum.
Seyahat hep hayatının bir köşesinde yer alıyor muydu?
Benimki seyahat merakından çok keşfetme merakı aslında. Çok küçük bir bebekken bana bakan ninemle doğup büyüdüğüm köyün sokaklarını birlikte keşfe çıkarmışız. Ben önde ninem arkada… Selver ninem farkında olarak ya da olmayarak bana keşfetmeyi öğretmiş. O gün bu gündür bir şekilde yollardayım.
Çocukluğum ailecek arabamızla Türkiye’yi gezerek geçti. Üniversiteyi bitirip ekonomik özgürlüğümü kazandıktan sonra da Türkiye dışına uzak rotaları keşfe başladım. Sonra da kendimi sürekli yeni seyahat planları yaparken bulmaya başladım.
Çok etkilendiğin ve “Kesinlikle bir daha gideceğim” dediğin bir lokasyon var mı?
Tabii ki doyamadığım, doyamayacağım ülkeler var!
Gitmediğim görmediğim yerler seyahat planı yaparken önceliğim oluyor çoğunlukla. Ancak Güney Afrika ve Moğolistan sanırım her yıl gitsem sıkılmayacağım ülkeler. İkisinde de yaşayabilirim. Norveç’e daha doğa sporları odaklı gittiğim için her sene gidebilir ve yeni bir rotasını keşfedebilirim.
Seyahat planına nereden başlarsın?
Her yolculuğum bir hayalle başlar!
Bazen bir fotoğraf, bazen bir blog yazısı, bazen de bir belgeselde izlediğim bir yer aklıma düşer. O hayal büyür ve sonunda bir seyahat rotasına dönüşür. Güney Afrika’ya gitme nedenim balinaları izlemekti, Slovenya’ya gitme nedenim Bled Gölü, Ürdün’e Petra için Mısır’a Abu Simbel tapınağı, Moğolistan’a bozkırları, Peru’ya Machu Pichu, Bolivya’ya Uyuni, Norveç’e Trolltunga için gittim. Tabii gitmişken ülkenin diğer güzelliklerini de görüyorum.
Her yıl başında önce kendime bir görmek istediğim yerler listesi yapıyorum. Sonra o yılın resmi tatilleri, izin dönemlerimle bu yerleri ne kadar örtüştürebilirim onu belirliyorum. Ondan sonrası uygun fiyatlı uçak bileti kovalamaya kalıyor.
Bazen yıl başındaki planlarımın hepsi tutarken bazen bambaşka yerlerde buluyorum kendimi. Bu yıl iş değişikliğim nedeniyle hiç planda olmadan Şubat ayında Etiyopya’ya gittim mesela. Biraz da kendimizi akışa bırakmak gerek…
Hafta sonları ise İstanbul’a yakın yerler ve yurtiçi rotalara vakit ayırmaya çalışıyorum.
Rotanı nasıl ve neye göre çiziyorsun?
Gideceğim yere göre bu sorunun cevabı çok değişiyor. Eğer zamanım uzunsa ve gittiğim yer ilk kez gittiğim bir yerse mümkün olduğunca çok noktayı görmeye çalışıyorum. Mesela 10 günde Vietnam’ı kuzeyden güneye dolaştım, her gün başka bir şehirde geçirdim. Tekrar gidersem sadece kuzeyini daha geniş geniş trekking yaparak dolaşmayı tercih ederim.
Mayıs ayında Endonezya’daydım. 2 haftada 3 ada gezdik, yine nerdeyse her gün yer değiştirerek. Önce ülkede görmek istediğimiz yerlerin listesini yapıyorum. Zamanımıza göre de o yerlerin ne kadarını görebileceğimi planlamaya çalışıyorum. Endonezya çok büyük ve dağınık olduğu için görmek istediğimiz her yeri göremedik, mecburen tekrar gidip eksik kalan adaları göreceğiz 🙂
Kurumsal yaşamın getirdiği tempodan nefes almak istediğin zamanlarda seyahat imdadına yetişiyor diyebilir miyiz?
Seyahat benim afyonum. Herkesin farklı afyonları vardır, kimi spor yapar, kimi film izler, benim yoğun iş temposunun yorgunluk ve stresini atma noktam seyahatlerim.
Herkes Pazartesi sendromu yaşarken ben Pazartesileri çok enerjik olurum ofiste, çünkü hafta sonu bir yerlere gidip enerji toplamışımdır muhtemelen.
Gezi dışında da farklı hobilerin var. Tümüne zaman ayırmak yorucu mu?
Tümüne tabii ki istediğim kadar zaman ayıramıyorum. Ama yeni şeyler denemeyi çok seviyorum, bu yüzden her yıl yeni bir hobi denemek gibi bir hedef koydum kendime. Surf, kaya tırmanışı, dalış, bisiklet, dans, fotoğraf, paten gibi genelde bireysel hobileri deniyorum. Ne yazık ki böyle olunca herhangi birinde uzmanlaşamıyorsun ama denemeyi seviyorum. Yorucumu mu derseniz, fiziksel olarak yorucu görünse de zihinsel olarak çok dinlendirici.
Dünya görüşünü bize kısaca anlatır mısın?
Dünyayı keşfetmek hiç bitmeyecek bir yolculuk, ben de bu yolculukta bir garip seyyah…
Dokusunu unutamadığın bir lokasyon var mı?
Gittiğim her lokasyon benim için unutulmazdır. Ancak beni çok etkileyen belli şeyler var; 1) renkli kültürler 2) okyanuslar 3) dağlar 4) çöller 5) şelaleler
Renk deyince aklıma ilk Fas geliyor. Belki de gördüğüm ilk çok renkli ülke orası olduğundandır. Pazarları, sokakları, meydanları ile renk renk bir ülke idi benim için. Hem Afrikalı hem Arap hem de biraz Fransız bir ülke Fas.
Okyanus deyince tek bir yer söylemek zor ama kıyısında balinaların göçünü izlediğim Güney Afrika’nın Hermanus şehrini unutamam.
Seyahat senin için sadece gezip görmek mi, başka ne anlamlar ifade ediyor?
Seyahat benim için keşfetmek! Yeni kültürler, yeni coğrafyalar, yeni lezzetler, yeni müzikler, yeni insanlar…
Lezzet duraklarıyla da yakından ilgilisin. Gittiğin yerlerde yerel lezzetleri tatmaya özen gösterir misin?
Ah ahhhh. Yemek en büyük zaafım. Gittiğim yerlerde mutlaka yerel lezzetleri denerim. Onlar ne yiyorsa onu yemeye özen gösteririm. Moğolistan’a gittiğimde Moğollar dahi yemeklerini bu kadar severek yememe çok şaşırmışlardı. Şanslıyım ki dayanıklı bir midem var 🙂
Sadece yemek için seyahat etmiyorum ama yerel lezzetleri denemek de ayrı bir zevkim diyebilirim. Gittiğim yerlerden pek bir şey almam genelde ama mutlaka oraya özgü kahve, sos gibi kolay taşınabilir lezzetlerden mutlaka yanımda getiririm.
Motosikletle yurtdışına veya yurtiçine yolculuk yaptın mı? Uçak veya araba seyahatinden farklı olarak sana ne hissettirdi?
Motosikletle Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’ya gitmiştim. Seyahat ettiğiniz aracın kaportası ne kadar azalıyorsa hayata, çevreye, doğaya o kadar yaklaşıyorsunuz.
Uçakla seyahat ederken köyleri, ovaları, nehirleri ancak çoook uzaktan gökyüzünden görürsün; arabayla seyahat ederken onlara yaklaşırsın ama aracından inmeden kokularını, dokularını yakalayamazsın; motosikletle seyahat ederken akan derenin şırıltısını, bahçedeki çiçeklerin kokularını duyar, şehirlerden geçerken meraklı bakışlarla göz göze gelir kırmızı ışıkta dururken sohbet bile edebilirsiniz. Bisikletle hiç seyahat etmedim ama eminim o daha da hayatın içindedir.