Bilinen şehir algımızı tamamen değiştirebilecek bir şehir Heidelberg. Almanya’nın güney batısında, Baden-Württemberg eyaletinde bulunan bu şehir, Neckar Nehri’nin iki yakasına kurulmuş. Bugün Almanya’nın en çok turist çeken şehirlerinin başında yer alıyor olmasına pek şaşırmamak lazım.
2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da bombalanmayan bir şehir olduğu için hala orjinalliğini koruyor. Filozoflar yolunda yürürken, Heidelberg Kalesi’nden kuşbakışı şehri izlerken ya da Neckar Nehri kıyısında bisiklet sürerken kalbinizi Heidelberg’e kaptırabilirsiniz.
Heidelberg’ e nasıl ve ne zaman gidilir?
Türkiye’den Heidelberg’e en kolay ulaşım yolu Frankfurt üzerindendir. İstanbul’dan Frankfurt’a direk uçuşlar bulunuyor. Frankfurt’tan Heidelberg’e ise 1-1.5 saatte otobüs ya da trenle ulaşmanız mümkün. Diğer Almanya şehirlerine göre daha ılıman bir iklime sahip Heidelberg’e her mevsim gidilebilir. Aralık ayında giderseniz Avrupa’nın en güzel Noel pazarlarından birine denk geleceksiniz. Ekim-kasım aylarında sonbahar renkleri ile daha bir romantikleşen bu şehri, yağmura aldırmadan şemsiyenizin altında keşfetmekten de büyük keyif alacaksınız. Şehrin bir çok yerini yürüyerek keşfedebileceğiniz gibi bisiklet ile de keşif, güzel bir seçenek olabilir. Çünkü burası tam bir bisiklet şehri!
Frankfurt uçak biletlerine göz at
Heidelberg’te gezilecek yerler
Hauptstrasse Caddesi’yle şehri keşfetmeye başlayalım!
Araç trafiğine kapalı, Avrupa’nın en uzun yaya yolu olan Hauptstrasse, şehrin merkezinde yeralıyor ve cadde üzerinde sağlı sollu kıyafet, yemek, kitapçı, dondurmacı gibi çeşitli dükkanlar bulunuyor ve bu nedenle de şehrin en hareketli yerlerinden biri. Bu cadde boyunca yürürken ara sokaklara da girip keşfetmenizi öneririm, kahve içilecek çok cici mekanlar bulacaksınız.
Heidelberg Kalesi (Schloss)
Hauptstrasse Caddesi’ni yürüdünüz, hediyelik eşyalar satın alabileceğiniz her daim hareketli olan Marktplatz Meydanı’ndan da geçtiğiniz bu yol sizi Heidelberg Kalesi’ne çıkaracak. Königstuhl tepesinde bulunan Rönesans döneminde yapılmış bu heybetli kaleye olan dik yolu yürümek istemeyenler finükülere binip kalenin içine ulaşabilirler.
Bugüne kadar çeşitli hasarlar görmüş olsa da hala ayakta kalan bu kaleden, Neckar Nehri’nin kıyısında hayat bulan yeşillikler içindeki bu şehri kaleden izlemeye doyamayacaksınız. Kalenin içinde 185 bin 500 litrelik hacmi ile dünyanın en büyük şarap fıçısı olduğu iddia edilen 1751 yılından kalma devasal bir fıçı bulunuyor. İlaç meraklılarının ilgisini çekecek bir de ‘Eczacılık Müzesi’ kalenin içinde bulunuyor. Şehrin manzarasını izlerken nehrin iki yakasını birbirine bağlayan tarihi köprüyü göreceksiniz, şimdi oraya doğru yürüyelim.
Karl Theodor Köprüsü
Şehrin adeta simgesi haline gelen Karl Theodor köprüsü aynı zamanda eski köprü olarak da anılıyor. İlk yapımı 1248’lere dayanan bu köprü 2. Dünya savaşı sırasında yıkılmış olsa da halkın kendi arasında topladığı paralarla 1947’de yeniden inşaa edilmiş.
Köprünün girişindeki kulelerin solunda yeralan, elinde ayna tutan kafasının içinde boşluk bulunan maymun heykeliyle bir fotoğraf çekilmeyi atlamayın.
Filozoflar Yolu (Philosophen Weg)
Heidelberg yeşil bir şehir, kalenin bulunduğu yakadan Karl Theodar köprüsü üzerinden karşıya geçer geçmez daracık bir sokaktan tepeye doğru yürümeye başladığınızda kendinizi bir zamanlar buralarda yaşamış Alman düşünürlerin ve eğitimcilerin yürüyüşler yaptığı ormanlık alanda bulacaksınız.
Orman içinde yürüyüş yaparken ağaçların arasından git gide küçülen şehrin manzarası yolunuza eşlik edecek. Aynı filozoflar gibi ağır adımlarla, düşünerek, doğaya kulak vererek yürüyüp içinizdeki filozofu keşfedin.
Öğrenci Hapishanesi (Studentenkarzer)
1386 yılında kurulan ve Almanya’nın ilk üniversitesi ve günümüzde de özellikle tıp ve eczacılıkta oldukça prestijli bir üniversite olan Heidelberg Üniversite’nin 1778-1914 tarihleri arasında üniversitede disiplin suçları işleyen öğrencilerin tutulduğu bu hapishane günümüzde müze olarak kullanılıyor. İçki içmek, kavga etmek, kopya çekmek gibi suçlar işleyen öğrencilerin 3 gün ila 1 aya kadar olan hapis cezaları sırasında, derslerinden kalmamaları için hapishane ile üniversite arasındaki bağlantı kapılarından geçerek derslerine gidip, ders bitiminde yine hapishanedeki odalarına dönüyorlarmış. Hapishanede geçen zamanlarında da hapishanenin duvarlarını resimlerle ve yazılarla donatmışlar, duvarlarda yazılmamış, resim çizilmemiş boş yer bulunmuyor neredeyse. Hatta bir dönem bu hapishaneye girme işi öyle popüler bir hale gelmiş ki hapishaneye girmek için suçlar işliyormuş öğrenciler. Yüksek sesle şarkı söylemek bile suç sayıldığı için hapishaneye girmek de zor olmasa gerek. Heidelberg’i ”İdeal Şehir” olarak tanımlayan ve yolu Heidelberg’den geçen Alman yazar Goethe’nin sözü dudaklarımızdan dökülürken romantik şehir Heidelberg’e veda ediyoruz: ”Gülmeye zaman ayırın, ruhunuzun müziği budur. Sevmeye zaman ayırın, güçlü olmanın kaynağı budur.”
Hale’nin seyahatlerini Instagram hesabından takip edebilirsin!
Almanya’yı keşfe devam:
Almanya’nın masalsı ‘Romantik Yolu‘nda bizimle seyahate çık
Berlin’de nostaljik alışveriş: Berlin bit pazarları rehberi