Dünyanın neresine bakarsan bak, eski medeniyetlerden kalan tarihi yerlerde geçmişe ait hatıralar bulabilirsin. Pek çoğu UNESCO tarafından tanınmış bu yerlerin ve harabelerin seni ve seyahat arkadaşını tamamen farklı bir zamana götüreceğine emin olabilirsin. Bu yerlerin tümünü ziyaret ederek efsanelere tanıklık etmek senin elinde!
Angkor – Siem Reap, Kamboçya
Khmer İmparatorluğu’nun bin yaşındaki merkezini ziyaret etmek istiyorsan sıraya girmen gerekecek. Dünyanın en büyük arkeolojik alanlarından ve Güneydoğu Asya’nın da en değerli turistik yerlerinden biri olan Angkor’un ağaçlarla çevrili manastırını, Ta Prohm tapınağını, heykellerini ve bölgeyi çevreleyen sık ormanlık alanı her yıl iki milyonu aşkın turist ziyaret eder.
En değer verilen bölümü Angkor Wat olan alandaki turistik yerler tüm bu ilgiyi kesinlikle hak ediyor. Bir Hindu tapınağı olarak inşa edilen ve daha sonra bir Budist tapınağına dönüştürülen bu 12. yüzyıldan kalma tapınağı tüm haşmetiyle görmek için nefes kesici gün doğumuyla birlikte uyanmalısın. Bu deneyimi ruhsal arayışa çıkmış pek çok turist ve hac görevini yerine getiren az sayıda rahiple birlikte paylaşacaksın ama dikkatini kendine yoğunlaştırıp, içindeki zene ulaşmaya çalışabilirsin.
Tavsiyemiz: Çoğu turist bu tarihi alanda dolaşmak için şoför tutuyor. Biz ise bu tarihi yere daha da yakınlaşarak özel bir deneyim yaşayabilmen için elektrikli bir bisiklet kiralamanı öneriyoruz.
El Cem Amfitiyatrosu – Mehdiye Vilayeti, Tunus
Sfaks şehrinden güneye doğru sadece bir saatlik araba yolculuğuyla ulaşılabilen tuhaf bir çekiciliğe sahip bir kasabada yer alan bu 3. yüzyıldan kalma amfitiyatro, Roma İmparatorluğu’nun Kuzey Afrika’daki en önemli eserlerinden biridir. Burası bir zamanlar gladyatör müsabakalarını ve savaş arabası yarışlarını izlemeye gelen 35.000 seyirciyi ağırlama kapasitesine sahipti.
1979’da Dünya Mirası Alanı ilan edilen El Cem Amfitiyatrosu’nun kalıntıları, Brian’ın Hayatı (Monthy Python’s Life of Brian) ve Gladyatör gibi filmler için sahne olarak kullanılarak ölümsüzleştirildi.
Bagan – Mandalay Bölgesi, Myanmar
Bu tarihten kalan güzellik hoyrat rüzgârlar ve yükselen İravadi Nehri tarafından tamamıyla yok edilmeden önce Bagan’ın tapınak şehrine mutlaka uğramalısın. 9. yüzyılda 13.000 tapınağın bulunduğu Bagan düzlüklerinde, artık Manhattan Adası kadar bir alanı kaplayan sadece 3.000 narin pagoda kaldı. Tapınaklar arasında en çok ziyaret edileni, ayakta duran Buda heykelleri ve 50 metreye ulaşan kuleleriyle Ananda Tapınağı’dır. Burayı haziranla ekim arasındaki yağmurlu aylarda ziyaret ederek hem kalabalıklardan hem de bunaltıcı yaz sıcağından sakınabilirsin. Tıpkı Angkor gibi, burayı ziyaret etmek için de en iyi yöntem, erişilebilir beş pagodadan birine erken saatlerde tırmanarak, güneşin puslu ovaların ve gür ağaçlarla çevrili tapınakların üzerinde yükselişini izlemektir.
Yakındaki Mandalay’a uçak bileti ara
Hierapolis-Pamukkale – Denizli, Türkiye
Hiç bulutların üzerinde yürümeyi hayal etmiş miydin? Eğer güçlü bir hayal gücüne sahipsen bu dileğini Pamukkale’de gerçekleştirebilirsin. Çaldağı’ndan gelen volkanik suların içeriğindeki kalsiyumun çökmesiyle oluşmuş bembeyaz travertenlerde yürüme fırsatı seni bekliyor. Alanın korunması için, antik Roma sütunlarının arasında yürürken ve yüzerken sadece belirlenmiş alanları kullanmalısın. Kutsal Hierapolis şehrinin Greko-Romen hamamları, tapınakları ve 12.000 kişilik amfitiyatrodan oluşan kalıntıları, MÖ 190 yılında kurulan bu tarihi yerde yaşanan hayatın ihtişamı hakkında fikir vermeye yetiyor.
Yakındaki İzmir’e uçak bileti ara
Ceraş Arkeolojik Şehri – Ceraş – Ürdün
Ürdün’ün en önemli arkeolojik alanının, Kutsal Hazine Avcıları’nın da çekildiği kayıp şehir Petra olduğunu inkâr edemeyiz. Ancak, çok köklü bir tarihe sahip böyle bir ülkede, 6.500 yıllık bir geçmişe sahip, gizemlerle çevrili bir harabeyi de küçümsememek lazım: Ceraş.
Kuzeyinde Şam, güneyinde Amman ve batısında Kudüs bulunan Ceraş antik şehri, MÖ 63’te Roma tarafından fethedildikten sonra, 10 şehirden oluşan Dekapolis’in bir parçası olması ve Roma İmparatorluğu’nun ticaret merkezlerinden biri haline gelmesiyle tarih sahnesindeki yerini aldı. Savaşlarda ve MS 749’daki bir depremde büyük zarar gören Ceraş, 1806’daki bir kazıyla ortaya çıkarılana kadar bin yılı aşkın bir süre toprak altında gömülü kaldı. Günümüzde, yamaçlara inşa edilmiş tapınakları, tiyatroları, hamamları ve sıra sütunlu caddeleriyle, bu antik şehir Roma şehirciliğinin dünya üzerindeki en iyi örneklerinden bazılarını sunar. Tüm bunlara, buranın hala UNESCO Dünya Mirası Alanı statüsüne kavuşmamış olduğu gerçeğini de ekleyebilirsin. Bu yanlışı bir doğruya dönüştürerek, Ürdün’ün en iyi saklanmış sırlarından birini ziyaret etmek artık tamamen senin elinde.
Yakındaki Amman’a uçak bileti ara
Khajuraho Anıt Topluluğu – Madhya Pradesh, Hindistan
Bir sonraki tarihi alanımızın kırmızı noktalı olduğunu söyleyebiliriz. Şakayı bir kenara bırakırsak, Khajuraho Anıt Topluluğunu oluşturan 20 tapınağın çevresini süsleyen kabartmaları dikkatle incelersen, bazısı oldukça erotik olan heykelleri görebilirsin. Hindu ve Jainizm dinine adanmış tapınakları gezerken, antik Hindistan sanatına hayran kalacak ve Shiva; Vishnu; Ganesha; Güneş Tanrısı Surya gibi tanrıları ve fiziksel, metafiziksel ve ruhsal evrenlerin merkezi olarak kabul edilen Meru Dağı’nı onurlandırma fırsatını bulacaksın.
Mesa Verde Ulusal Parkı – Colorado, ABD
Amerika’da tarihi bir yer arıyorsan, 1776’daki Bağımsızlık Bildirisi’nin çok daha öncesine, Amerika’nın vahşi topraklarında MS 550’de yaşamış Anasazilere kadar geriye gitmen gerekiyor!
Kavmin sembolik vatanını, günümüzde Utah, Colorado, New Mexico ve Arizona’nın buluştuğu Four Corners bölgesinde, 1906’da Başkan Theodore Roosevelt tarafından “insanoğlunun yarattığı eserleri koruma” amacıyla kurulan Mesa Verde Ulusal Parkı’nda bulabilirsin. Roosevelt’in bu konuda ne kadar haklı olduğunu da vurgulayalım. 600 kaya evini, oyuk evleri, köyleri ve bir Güneş Tapınağı’nı içeren 4.700 arkeolojik alana sahip bu dev ulusal park, ulusun doğuşundan önceki zamana benzersiz bir bakış atma fırsatı sunuyor.
Durango, Colorado’ya uçak bileti ara
Miken – Argolis, Yunanistan
Kendini çimdiklemene gerek yok, hayal görmüyorsun. Burası gerçekten de Homeros’un epik şiiri İlyada’da anlatılan kaledir. Miken harabelerini ziyaret ederken, kendini MÖ 16. yüzyıla kadar uzanan kalıntıların arasında bulacaksın. Hayal gücünü de kullanarak, surları, Aslan Kapısı’nı (ana giriş) ve tholos (kubbeli) mezarlarını zihninde yeniden oluşturabilirsin. Atreus’un Hazinesi mezarına gömülen krallar buraya kılıçları, mücevherleri ve değerli eşyalarıyla birlikte bırakılırdı. Ne yazık ki, arkeologlar yağmalama kurbanı olan bu yerde hiçbir naaş bulamadı ama bugün bile hayran kalacağın bir hazine olarak, çorak dağların, uçsuz bucaksız vadilerin ve uzaktaki denizin yüzyıllardır değişmeyen manzarasının tadını çıkarabilirsin.
Palenque – Chiapas, Meksika
Meksika’daki gizemli Palenque bölgesini keşfederken, kendini 1987’de çekilmiş Av (Predator) filminin içindeymişsin gibi hissetmen mümkün. Gür bir ormanla çevrili bu alanda, uluyan maymunların çığlıkları ne kadar çekici gelse de, piramitlerden ve belirlenmiş patikalardan çok uzaklaşmamalısın.
Burayı ziyaret etmek için en iyi yöntem, sabahın serin saatlerinde 22 metre yüksekliğindeki Yazıtlar Tapınağı’na yürüyüş yapmak ve Tumbala Dağları’nın ve Usumacinta Nehri taşkın ovalarının üzerinde yükselen bulutları izlemektir. Ardından, tarihi alanın yarım mil uzağındaki müzeye uğrayarak, 7. yüzyıldan kalma mezarlarda bulunan mücevherleri, maskeleri ve değerli süs eşyalarını inceleyebilirsin.
Tavsiyemiz: Nemli havanın yarattığı bunaltıcı etkiden kurtulmak istersen, tapınaklardan 35 dakikalık kısa bir yolculukla ulaşabileceğin 30 metrelik Misol-Ha şelalesinin oluşturduğu havuzda serinleyebilirsin.
Prambanan Tapınağı – Orta Cava, Endonezya
Endonezya’daki en büyük Hindu tapınağı bölgesi olan Prambanan harabeleri 1811’de keşfedildi ve her yıl 1 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. Ancak endişelenmene gerek yok: Her ne kadar çoğu kişi üç ana tapınağın çevresinde toplanmayı tercih ediyor olsa da, bir zamanlar 250 tapınağı barındıran bu alanda herkese yetecek yer var. Bölgedeki güçlü depremlerin büyük risk altında bıraktığı bu anıtları görmek için kalabalığı çok da önemsememelisin. Tapınakları görmek için en iyi zaman yıl boyu düzenlenen törenlerdir. Nyepi’nin (hilalin ortaya çıktığı mart veya nisan ayları) arifesinde düzenlenen Hindu ayini Tawur Agung, kötü ruhları uzaklaştırmak için düzenlenir ve geçit töreninde kullanıldıktan sonra günbatımından önce yakılan kâğıt kuklaların, anlatımların, çan seslerinin yer aldığı oldukça renkli bir gösteridir. Dilersen ekimde düzenlenen bir Cava dans etkinliği olan Mahakarya için Aksobya açık hava tiyatrosundaki yerini alabilir ve geleneksel kıyafetler içerisindeki 200 gösterici için alkış tutabilirsin.
Roma Hamamları – Bath, Birleşik Krallık
Roma Hamamları’nı görmek istiyorsan, her yıl buraya gelen 1 milyon ziyaretçinin arasına karışman gerekiyor. Burayı ziyaretinde, 46 derecede sulara sahip üç doğal kaynağın üzerine inşa edilmiş kompleksin bir parçası olan açık havadaki Büyük Hamam’ı ziyaret etmeyi unutma ve Minerva’nın bronzdan kafasını ve kaynakların içine atılmış yaklaşık 12.000 Roma sikkesini görmeyi de ihmal etme.
Antik Roma kıyafetlerine bürünmüş insanlar gördüğünde sakın şaşırma. Aquae Sulis’de (Bath’ın Latince adı) gerçekten yaşamış kişilere dayandırılan bu kostümlü aktörler, dinlemek isteyenlere hikâyelerini anlatmaya fazlasıyla hazırlar. Alandaki kafede bir öğle çayı molası vererek kaynak sularının tadına da bakabilirsin (pek güzel bir tada sahip oldukları söylenemez).
Tavsiyemiz: Çok fazla kalabalığa yakalanmak istemiyorsan, biletlerini internetten satın alabilir, ziyaretini hafta içi günlerde erken saatlerde gerçekleştirebilir ve temmuz ile ağustos aylarından sakınabilirsin.
Yakındaki Bristol’e uçak bileti ara
Pompeii – Napoli İli, İtalya
Pompeii’nin volkanik hayalet kasabasını tanımayan yoktur. Vezüv Yanardağı’nın MS 79’daki o uğursuz patlamasından 1748’deki kazılara kadar geçen sürede, şehrin anıtları ve 2.000 kadar kurban volkanik küllerin oluşturduğu kalın bir örtünün altındaydı. Ziyaretine şehir merkezindeki en önemli kamu binalarından bazilikada başlayabilir veya 20.000 kişilik amfitiyatroda gladyatörler gibi poz vermeyi tercih edebilirsin. Ziyaretinde mutlaka görmen gereken yerlerden biri de kurbanların fosilleşmiş talihsiz cesetlerinin bulunduğu “Garden of Fugitives”. Yine de burada hayat her zaman o kadar acımasız değildi. Yakın bir zamanda restore edilen Villa dei Misteri’nin duvarlarını süsleyen renkli bir kutlamaya dair freskleri de burada bulabilirsin.
İlk Çin İmparatorunun Mozolesi (Terrakotta Ordusu) – Xi An, Çin
Yıl MÖ 210, ilk birleşik Çin imparatorluğunu kuran İmparator Çin Şi Huang 56 kilometrekarelik bir mezara gömülüyor; tarihin yapraklarını hızla 1974’e çeviriyoruz – araştırmacıların Li Dağı’nın eteklerinde yaptığı kazıda, her biri 1,80 metre boyunda 2.000 toprak asker figürü keşfediliyor. Rivayete göre, alanda keşfedilmeyi bekleyen birkaç bin asker daha bulunuyor.
İlk Çin İmparatorunun Mozolesi’nde on yıllardır devam eden bir kazıya şahit olacaksın ve belki günün birinde mezarın merkezinin de açığa çıkarılmış olduğunu görebileceksin (şu an kendi güvenliği için el değmemiş olarak bırakılıyor, çünkü ölümcül cıvayla dolu bir hendekle çevrili olduğu söyleniyor). Turistlerin oluşturduğu ordunun bir parçası olmak istemiyorsan, ziyaretinde ilkbahar ve sonbahar mevsimlerini tercih edebilir ve alanı mezarın tüm hikâyesine ulaşabileceğin bir sesli rehberle gezebilirsin.
Moai de Rapa Nui – Paskalya Adası, Şili
Bir süreliğine her şeyden uzaklaşmak istiyorsan, bunu hakkıyla yapabilmek için dünyada insanların yaşadığı en uzak ada olan Rapa Nui’ye (nam-ı diğer Paskalya Adası) giden ilk uçağa atlayabilirsin. Orada sadece sen, yerel halktan 6.000’den az kişi ve tabii ki volkanik tüften oyulmuş 900 dev Moai heykeli olacak. Şili adasının yemyeşil tepelerine saçılmış boyları 2 ila 20 metre arasında değişen heykellerle kendi boyunu karşılaştırabilir veya Ahu Tongariki’de itaatkâr bir şekilde tek sıra dizilmiş heykellerin arasına katılabilirsin.
Rapa Nui’ye gitmek için, Santiago’dan (Şili) günde bir kez veya Papeete’den (Tahiti) haftada bir kez kalkan uçaklara binebilirsin.
Paskalya Adası’na uçak bileti ara