Anadolu’nun incisi olan Eskişehir’i yıllardır öğrenci kenti olarak biliriz. Eskişehir’in bugünkü kimliğini kazanmasında kuşkusuz üniversitelerin ve şehir turizmini hareketlendirmek için yapılan değerli yatırımların büyük etkisi bulunuyor.
Sürekli kendini geliştiren, yenileyen doğa ve sanat aşığı, tarihi modern şehrimize gitmek için 12 önemli nedeni Kartpostalanılarım olarak momondo Türkiye için sıraladım.
Eskişehir otellerine hemen göz at >>
Eskişehir araç kiralama fırsatlarına göz at >>
1. Porsuk Çayı ve Adalar Bölgesi
Sakarya Irmağı’nın en uzun kolu olan Porsuk Çayı, Eskişehir için büyük önem taşıyor. Mevsim ne olursa olsun Porsuk Çayı ve adalar bölgesi oldukça keyifli.
Eskişehir’e gelip de bu bölgenin sağından solundan geçmeden dönmek pek de mümkün değil. Eskişehirliler tarafından burası çarşı bölgesi olarak da biliniyor. Tramvaydan Çarşı veya İsmet İnönü duraklarında inilerek ulaşım sağlanabiliniyor.
Venedik’e kadar gidemiyorsak ne yani gondola binemeyecek miyiz biz? Tabi ki bineceğiz. Hatta Venedik’te gondol keyfi yapan bile büyük bir zevkle binmek isteyecektir. Porsuk Çayı üzerinde gondolla gezinirken tertemiz, yeşillenmiş ve çiçeklendirilmiş bir Eskişehir’e şahit oluyor insan.
Gondol dışında Porsuk Çayı üzerinde bot ile gezinti de yapmak da mümkün. Ohh şimdi de akıllar Amsterdam’a gitti değil mi? Hem daha uygun fiyatlı olsun hem de kalabalığız derseniz gondoldan daha çok bot gezintisini öneririm.
Adalar bölgesini şehrin en hareketli ve yerlilerin en çok takıldığı bölge olarak tanımlayabilirim. Üniversiteden çıkan öğrenciler, sosyal aktivitede bulunmak isteyen Eskişehirliler çoğunlukla buraya gelirler. Bölgede bolca yeşil alan ve çeşitli tarzlarda bulunan kafe, restoran ve bar bulunuyor. İnsanın canı o gün ne yapmak ya da ne yemek isterse; ufak bir gezinti sonrasında aradığını kesinlikle bulabiliyor burada.
2. Ulaşımın genellikle yürüyerek veya bisiklet ile sağlandığı şehrimize şahit olmak
Eskişehir’de otopark sıkıntısı gerçekten yok. Turistlerin en yoğun olduğu dönemde bile yürüme mesafesi uzaklığında aracınızı park edebileceğiniz yerler mümkün. Hatta ya bedava ya da az bir otopark ücreti karşılığı park yeri bulunabiliniyor.
Ama Eskişehirliler için bu durumun çok da önemi yok. Onlar yürümeyi, bisiklet sürmeyi çok da yorgun olurlarsa ya da hava soğuk olursa tramvayı kullanmayı tercih ediyorlar.
Eskişehir’e arabayla ulaşım sağladığımızdan dolayı şehir merkezindeki Espark Alışveriş Merkezi’nin otoparkına aracımızı bırakıp, keşfe çıktık.
Şehir merkezi dışındaki gidilecek yerler hariç araca ihtiyacımız hiç olmadı. Otoparkın ücretsiz olmasına karşılık sakinliğini de ayrıca belirtmek isterim. Şehir merkezindeki her yere yürüyerek veya bisiklet ile giderek hem birbirinden güzel yerler keşfedebilme hem de haritasını çizebilecek kadar yakından tanıma şansı bulabiliniyor.
Bisikletlerimiz yanımızda olmadığından dolayı, saatlerce yürüyerek gezdik bu güzel şehri. Ama bisiklet kullanımının bu kadar çok olması beni çok keyiflendirdi. Sayın Yılmaz Büyükerşen’i ve Eskişehirliler’i, hayata bu kadar güzel baktıkları için kutlamadan geçemiyor insan.
3. Osmanlı’nın anıtsal ve sivil mimarisinin en iyi örneklerinden biri olan Odunpazarı
Odunpazarı, Osmanlı’nın anıtsal ve sivil mimarisinin en iyi örneklerinden biri olmasıyla birlikte bölgenin en tarihi semti olarak biliniyor. Tarihi Selçuklular’a ve Osmanlılar’a dayanan bu tarihi semtin bugünkü gördüğümüz hali, önemli restorasyon çalışmaları sonucunda karşımıza çıkıyor.
Eskişehir gezilerinin büyük bir bölümü genellikle; Odunpazarı bölgesinde büyük bir keyifle geçiyor. Yani Odunpazarı’na, Eskişehir’in en turistik bölgesi diyebiliriz.
Odunpazarı; geleneksel Türk mahalle yapısının tamamının bulunduğu bir açık hava müzesi. Bölgedeki yapıların; coğrafi ve iklim koşullarına uyum göstermenin yanında dinsel yaşam ve gelenekler ile de uyum sağladığı hemen fark ediliyor.
Odunpazarı, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Bursalı olarak bu tarihi semti görünce burayı hemen Cumalıkızık’a benzetiyorum. Benzetmek de haklıymışım. Çünkü Odunpazarı; Cumalıkızık ve Beypazarı ile benzer özelliklere, Safranbolu ile de eşdeğer özelliklere sahipmiş.
Tarihte Odunpazarı, lületaşı, bakır ve demir ustalarının yer aldığı ticaret merkezi olarak biliniyordu. Tarihten günümüze kadar gelen bu çarşı niteliğinden dolayı hem gezinmek hem de alışveriş yapmak oldukça keyifli.
Odunpazarı gezilecek yerler arasında Odunpazarı Evleri, Osmanlı Evi, Eskişehir Kurtuluş Müzesi, Cumhuriyet Tarihi Müzesi, Kurşunlu Cami ve Külliyesi, Lületaşı Müzesi, Ahşap Eserler Müzesi, Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi, Fotoğraf Müzesi, Daktilo Müzesi, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Arasta Çarşısı, Şelale Park bulunuyor.
4. Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi
Dünyanın pek çok ülkesinde bulunan “Madam Tussaud” Müzesi’nin Türkiye’deki ilk örneği olan “Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi”nde, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne bağışladığı, tarihi kişiler ile yerli ve yabancı ünlü 160 kişinin heykeli bulunuyor.
Müzede, Atatürk’ün çeşitli dönemlerini yansıtan heykelleri, Atatürk’ün ailesinin yanı sıra yerli ve yabancı devlet adamlarının, sanatçıların, medya mensuplarının ve sporcuların canlı hissi veren bal mumundan yapılmış heykelleri sergileniyor.
Müzede genel olarak fotoğraf çekebiliyorsunuz. Ancak bazı özel alanlarda, bizlerin fotoğraf çekmesi yasak, bu alanlarda müzenin profesyonel fotoğraf ekibi sadece çekebiliyor. Müzenin tüm gelirleri, kız çocukları ve engelli çocukların eğitimi için kullanılıyor.
Atatürk Bulvarı üzerinde olup Çağdaş Cam Sanatları ve Kent Belleği Müzesi ile karşılıklı. Müzeye giriş ücreti öğrenci 5 TL, tam 10 TL olup, müzedeki hediyelik eşyalara bakmadan çıkmamanızı öneririm.
5. Türkiye’nin ilk fotoğraf müzesini ziyaret etmek
Fotoğraf sanatçısı olan Osman Yaşar Tanaçan’ın adının verildiği Türkiye’nin ilk fotoğraf müzesi, Eskişehir’de 2017 yılında açılmış. Müzede; asırlık fotoğraf makineleri, kameralar, fotoğrafçılık malzemeleri ve dünyanın ilk selfie makinesi gibi 372 adet obje bulunuyor. Objeler kronolojik sıraya göre farklı odalarda sergileniyor.
Müzede aynı zamanda, kütüphane, arşiv odası ve karanlık oda bulundurularak fotoğrafçılık eğitimlerinin de verileceği interaktif oda bulunuyor.
Fotoğraf Müzesi, Odunpazarı’nda bulunan Kurşunlu Külliyesi’nde eskiden nikah salonu olarak bilinen alanında bulunuyor. Müze giriş ücretinde kadınlara pozitif ayrımcılık yapılarak öğrenci bileti ile aynı fiyattadır. Yani sadece 1,25 TL. Henüz yeni açılmış olsa da müzenin, gün geçtikçe daha çok ses getireceğine inanıyorum.
6. Beyaz altın olarak bilinen meşhur lületaşı yapımından ürünler
Dünyada sadece Eskişehir’de lületaşı madeni çıkarılıyor. Aklımıza gelecek hemen hemen her türlü obje bu madenden yapılabiliniyor. Bembeyaz etkileyici görüntüsü sebebiyle lületaşı için; ‘beyaz altın’, ‘Eskişehir’in beyazı’ gibi adlandırılmalar da yapılıyor. Eskişehir’de özellikle Odunpazarı bölgesinde lületaşından yapılmış birçok ürün bulabilirsiniz.
1998 yılından beri yapılan festivaller, yarışmalar ve sergilerde yer alan 60 sanatçının yaklaşık 400 eserini içerisinde barındıran Lületaşı Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.
Müzenin yarısı sergi diğer yarısı ürün satın alabileceğiniz ufak dükkanlar bulunuyor. Müze girişi ücretsiz ancak küçük hediyelikler bile olsa satın alarak katkıda bulunabilirsiniz.
7. Birçok yöresel lezzeti buradaki duraklarda tadabilmek
Eskişehir, birçok şehrimiz gibi birçok yöresel tadların olduğu eşsiz şehirlerimizden. ‘Eskişehir’de ne yenir?’ sorusuna cevap olarak akıllara ilk çiğbörek ya da çibörek gelir.
Neden böyle diyorum? Çünkü o çok ünlü börekçide bile çiğbörek yazarken birçok kişi de ‘Aslında o çibörektir ve ismi şuradan gelir.’ gibi bir takım açıklamalar yapmaktadır. Ben alıştığım gibi çiğbörek diye yazayım ama ‘Çibörektir o.’ diyenler de bana kızmasın. Olur mu?
Çiğbörek, aslen Kırım – Tatar mutfağından gelen, çiğ kıymadan yapılan avuç içi kadar olan böreklerin kızartılarak servis edildiği bir çeşittir. Porsiyonlarda genellikle 5 adet bulunuyor. Ama yine de sipariş verirken; porsiyonda kaç adet bulunduğunu sormanızda fayda var. Çünkü kızartma olduğundan porsiyon fazla gelebilir.
Eskişehir’in en meşhurlarından olan Papağan Çiğbörek, 1975’den beri açık olan bir mekan. Porsiyonunda 5 tane çiğbörek bulunuyor ve fiyatı 15 TL. Soğuk içecekler ise uygun fiyatta. (Ayran 1,50 TL gibi.) Mekanda çay / kahve bulunmuyor. Eskişehirliler burayı pahalı ve turistik bulduğundan dolayı daha çok çarşıda esnaf yerlerde yemeyi tercih ediyorlar.
Çiğbörek yemek için diğer adresler; Kırım Tatar Kültür Çibörek Evi (Odunpazarı’nda), Kırım Çibörekçisi (Kentpark’ta), Has Kırım Çibörekçisi (Opera tramvay yolunda) bulunuyor.
Çiğbörek dışında mantı, göbete, katlama, kavurma börek, sorpa çorbası, kaşık çorba, göbete tatlısı gibi yerel lezzetleri de denemek isterseniz Eskişehir Çibörek Evi’ni (Atatürk Bulvarı’nda) tavsiye ederim.
Eskişehir’de bir an önce denemek istediğim diğer lezzet de balaban köftesiydi. Bana göre Bursa’nın meşhur pideli köftesinin bir benzeri. Köftesi daha büyük ve bol soslu versiyonu gibi düşünebiliriz.
Mekan olarak önerebileceğim Abdüsselam Balaban Kebap Salonu, Tekinhan içerisinde bulunuyor. Burada porsiyonlar 20 – 30 TL arası değişiyor ve yoğurt – sos tercihi yapabiliniyor. Tatlı mı tatlı Tatar bir ustanın elinden, hem de eski kömürlü bir ütü ile köftelerin üzerinden geçilerek yapıldığı balaban köftesi, Fahrettin Usta Balaban Kebap Salonu’nda mutlaka denenmesi gereken lezzetlerden.
Eskişehir’in meşhur helvalarından met ve nuga helvasını ise 1875’den beri vazgeçilmez lezzet durağı olan Tanınmış Helvacı’da (diğer adıyla Sefiller) yemeli.
Nuga helvası klasik helvaların cevizli hali olsa da met helvası pişmaniye tarzında lifli bir helva. Met helvasının kilosu 26 TL, diğer helva çeşitlerinin de fiyatları yaklaşık olarak aynı. Mini dükkanlarında sattıkları helvalar gerçekten eşsiz. Yanınıza bir paket almayı unutmayın.
Eğer ki kışın Eskişehir’deyseniz; boza içmek bir klasiktir. Aslında hemen her şehirde kolaylıkla boza bulabiliriz ama Eskişehir Köprübaşı’ndaki Karakedi Bozacısı’nda bir başkadır.
Buğdayın fermantasyonu ile yapılan diğer bozaların aksine burada mısır ile ve daha katı bir kıvamda yapılıyor. Küçücük dükkanda bulunan kaşıkları görünce, aslında bozanın burada içilmediğini, yenildiğini anlıyorsunuz. Buarada bir bardak bozanın fiyatı 2 TL, kilosu ise 8 TL. Yazın Eskişehir’de olanlar için ise çilek suyu ve limonatayı öneririm.
Petifür denildiği zaman akıllara, Eskişehir gelir. Bunun için; eski adıyla Süreyya şimdiki adıyla Lalezar Pastanesi’ni ve Venedik Pastanesi’ni öneririm. İkisi de bu tatlıyı birbirinden harika yapıyor. Abartmıyorum, insanın yedikçe yiyesi geliyor. 1 kg petüfürün fiyatı Lalezar Pastanesi’nde 40 TL iken Venedik Pastanesi’nde 35 TL.
En son yerel lezzet ve durağı olarak; Haller Gençlik Merkezi içerisinde bulunan meşhur Mazlumlar Muhallebicisi’nde de su muhallebisini tatmadan Eskişehir’den dönmek olmaz.
Aslında su muhallebisinin seveni kadar sevmeyeni de çok. Mazlumlar Muhallebicisi’nin, Türkiye’nin en iyi beşinci muhallebicisi olarak seçildiğini ve ürünlerinde katkı maddesi kullanmadan doğal olarak üretim yaptıklarını bilmekte fayda var. Zengin menüsü içerindeki su muhallebisi; gül suyu ve gelincik suyu ilave edilip üzerine pudra şekeri dökülerek yapılan bir tatlı. Muhallebilerin porsiyon fiyatları ortalama 9 TL.
8. Denizi olmayan bir şehirde plaj keyfi fırsatı veren Kent Park
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in bu güzel şehre armağanlarından bir tanesi de Kent Park. Kocaman bir park düşünün, içerisinde klasik parklara ek olarak yapay plaj bile bulunuyor.
Açık yüzme havuzları, restoran ve kafeler, hediyelik eşya büfeleri, çocuk oyun grupları, at binme alanları, yapay gölet, bir de yürüyüş alanları bulunuyor.
İstediğiniz tüm aktivitelere yeşilin bol olduğu heykellerle süslenmiş yollardan geçerek ulaşabiliyorsunuz. İnsan bu parkta o kadar keyif alıyor ki ‘İyi ki Eskişehir’deyim.’ diyor.
9. ‘Devrim’ ve ‘Karakurt’
Türkiye’nin ilk otomobili olan ‘Devrim’ ve ilk buharlı lokomotifi olan ‘Karakurt’, Tülomsaş (Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi A.Ş.) Müzesi’nde sergilenmekte.
Bu müze aslında şehrin üretim ve kalkınma öyküsünü bizlere anlatıyor. 1961 yılında üretilen Devrim arabalarından yalnızca bir tanesi günümüze kadar ulaşabilmiş.
Cumhuriyet tarihimizin kendi yetiştirdiği uzmanlarının, kısa bir sürede üretebildikleri tamamen yerli otomobillerin hazinli hikayesini daha iyi anlamak için Tülomsaş Müzesi, kesinlikle ziyaret edilmeli.
Uzun bir süredir tadilatta olduğundan gitmeden önce aranmasında fayda var. Odunpazarı’ndan yürüyerek kolayca ulaşım sağlanabiliyor.
10. Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı
Sazova Parkı, en azından tam bir günün ayrılması gereken, Eskişehir – Kütahya yolu üzerinde bulunan devasa bir Eskişehir parkı. Eğer çocukluysanız; dolu dolu bir gün bile geçirseniz, buradan ayrılmakta zorluk yaşayacaksınızdır. Ben bile bu yaşta doyamadan ayrılmak zorunda kalmıştım.
Sazova, Eti Sualtı Dünyası, Bilim, Kültür Merkezi, Sabancı Uzay Evi, Masal Şatosu, Esminyatürk, Hayvanat Bahçesi, Gezi Treni, Oyun Parkları, Gölet ve Japon Bahçesi gibi önemli yapıları içerisinde barındırıyor. Hepsi de mulaka görülmesi gereken yapılar.
Hepsinin ziyaret saatleri ve fiyatları değişkenlik gösteriyor. Genellikle pazartesi günleri kapalı ve çok uygun fiyatlara (Masal Şatosu 2 TL gibi) ziyaret edilebiliniyor.
Bunun dışında oturup dinlenebileceğiniz banklar, çay bahçeleri ve hediyelik ürün satın alabileceğiniz mini seyyar dükkanlar bulunuyor.
11. Midas Anıtı ve Frig Vadisi
Frigler’in, M.Ö. 1200’lü yıllarda Trakya’dan Anadolu’ya göç ettikleri bilinir. Frigler, Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar’da göçebe olarak yaşamaya başlayıp, M.Ö. 8. yy.’da burada güçlü bir krallık kurmuşlar. Frigler tarihte; Kral Midas ile kültür ve sanatta yaptıkları yeniliklerle tanınırlar.
Midas Anıtı, Eskişehir’e 80 km uzaklıkta bulunan Frigya Vadisi (yaylası olarak da bilinir) üzerinde olup, az bilinen fakat mutlaka görülmesi gereken önemli tarihi eserlerimizdendir.
Frigler, kendilerine özgü olan ahşap mimari işçiliğini kayalara taşıyarak Midas Anıtı’nı yapmış. Midas Anıtı, bölgede eşsiz ve oldukça görkemli.
Tıpkı Kapadokya’daki gibi bölgede açıkhava tapınakları ve kaleler de bulunuyor. Eskişehir’in Yazılıkaya bölgesinde bulunuyor ve giriş ücretsiz. Otogardan minibüsler ile bu bölgeye kolay ulaşım sağlanabiliniyor.
12. Uygun fiyata kaliteli tiyatro ve opera imkanı
‘Eskişehir tam bir öğrenci şehri.’ hep denir ya, gerçekten de öyle. Eskişehir’in bugünkü kimliğinde öğrencilerin büyük katkısı bulunuyor. Eskişehirliler, eğitim, bilim, kültür ve sanat imkanlarına çok uygun fiyatlara sahip olabiliyorlar.
Üstelik tüm imkanlar, kaliteden ödün verilmeden yapılan hizmetlerden sağlanıyor. Çevre illerde yaşayıp, hem gezerim hem de bu etkinliklerden yararlanırım diyip hafta sonunu fırsat bilip Eskişehir’e gelen o kadar çok insan var ki…
2017 yılı Ekim ayında düzenlenen 2. Eskişehir Komedi Oyunları Festivali, birbirinden değerli beş oyuna ev sahipliği yapmıştı. Festivalin sürekliliği olur mu belli değil ama eğer devam ederse Eskişehir’i es geçmemek için bir diğer önemli neden olur.
Okumaya devam et: