Aynı aşındırılmış yolları yürümekten, aynı yerleri üst üste ziyaret etmekten belki de gereğinden fazla hoşlanıyoruz. Bu yüzden artık alışkanlıkları yıkın ve her biri en az eski favorileriniz kadar güzel ve harika olan bu yedi alternatif İspanyol tatil mekanını ziyaret edin.
Barselona yerine Valensiya
Barcelona Gaudi’den kaynaklanan haklı bir üne ve turizme sahip olabilir ama İspanyol mimarisinin canlı ve hareketli olduğu yer doğu kıyısının aşağılarındaki huzur verici Valensiya şehridir.
Tabii bunda şehrin pek çok mimari şaheserini tasarlayan yerel heykeltıraş ve mühendis Santiago Calatrava’nın başarısı yadsınamaz. Sanatçının eserlerindeki bütünlük son zamanlarda sorgulansa da, tarz anlayışı konusunda kendisini suçlayamazsınız!
El Carmen bölgesindeki güzel gece kulüplerinin ve yapıların ötesinde, Valensiya ağzının tadını bilenler için de gözde bir yerdir. Valensiya’ya ait bir ev yemeği olan “paella” (tavuk, deniz ürünleri ve tavşanlı pilav) için buraya gelin ya da otuz dakikalık bir yolculukla kuzeydeki Buñol kasabasına, yıllık kutlanan La Tomatina festivaline gidin. Festival her yıl ağustosta düzenlenir ve bölgede saygı duyulan bir meyve olan domates ile gayet kirli bir kutlama yapılır!
İbiza yerine Formentera
Eğer gece kulübü müziklerinden plaj hamakları için vazgeçmeye hazırsanız, doğudan batıya sadece 20 km uzunlukta olan Balearic Adası kusursuz bir alt tropikal kaçış noktasıdır.
Daha ünlü olan Mayorka, Minorka ve İbiza’dan farklı olarak Formentera parti sevdalısı turist grupları tarafından bozulmamış bir yerdir. Ayrıca yerel Katalanların sakin ve çıplak karakterlerine kusursuz bir şekilde uyan tuzlalar, rozmarin tarlaları ve çam ormanlarıyla göze hoş gelen, doğal bir manzara sunar.
Şaka yapmadığımızı belirtelim. Neredeyse her barın çıplak yüzenlere yemek servislerini çıplak yaptığı bu yerde 10.700 civarında müdavim kıyı şeridinin hakkını veriyor.
Yani evet, burası oldukça özgür ruhlu, bohem bir tatil noktası (Bob Dylan’ın eskiden burada yaşamasına şaşmamak lazım). Eğer ciddi bir kaçış arıyorsanız, Formentera yoluna düşün deriz!
Formentera için uçak bileti ara
Santiago de Compostela yerine Sevilla
Sevilla hakkında umutsuzca romantik bir şeyler vardır. Eski şehrin dolambaçlı, Arnavut kaldırım taşlı sokakları, yemyeşil doğa, “tapas” barlarının karmaşası, yol kenarında büyüyen portakallar ve flamenko! Endülüs tacına ait gerçek bir mücevher olan bu yerde boğucu yaz sıcaklarında bile arkanıza yaslanıp kafa dinleyebilirsiniz.
Birçok yönden Sevilla modern İspanya’nın zengin dokusunu temsil eder. Şanslı ziyaretçiler şehrin 2.200 yıllık geçmişine tanıklık eder ve İslam, Roma, Gotik, barok ve Rönesans’ın muhteşem sanat ve mimarisini görme fırsatı yakalar.
Santiago de Compostela mükemmel bir antik hac yeri olsa da, klasik değerleri hiç aksatmadan yansıtmaya devam eden yer, Güney İspanya’nın belki de en muhteşem şehri olan Sevilla’dır.
San Sebastián yerine Vigo
Avrupa’daki en büyük balıkçı filosuyla övünmesine rağmen çok az gezgin yelkenlerini Vigo’ya doğru açmıştır. Ne büyük bir utanç! Galiçya özerk bölgesindeki en büyük şehirdir ve sadece Bask bölgesindeki benzer bir balıkçı şehri olan San Sebastián‘da değil, ülkenin geri kalanında bile bulunmayan müthiş bir topluluk ruhu ve atmosferi burada bulabilirsiniz.
Vigo’nun uyandırdığı kendine özgü hissin bir bölümü endüstriyel bir liman olarak geçirdiği zengin tarihle ilgilidir. Ticaret bazı yerlerde izlemesi biraz tatsız bir uğraş olsa da, burada dolu limanların çevresinde dolanan binlerce balıkçının ve içerilere, lokantalar ve tavernalarla dolu eski şehir O Berbés’e doğru yayılan takasların oluşturduğu büyülü atmosfer için bunu söyleyemeyiz.
Eğer şehir karmaşasının dışında bir macera istiyorsanız, Vigo’nun gerçek hazinesi kıyıdan 14 km açıkta yatmaktadır. Avrupa’nın en az bilinen yerlerinden biri olan Cíes Adaları olağanüstü manzaraya sahip yürüyüşler, harika plajlar ve egzotik kuşları gözlemleme fırsatları sunan bir doğa koruma alanıdır. Gezilecek sadece 3 küçük ada bulunduğundan günlük tekne gezisi yapabilir veya çadırınızı yanınızda getirerek gece kamp kurabilirsiniz.
Sierra Nevada yerine Baqueira-Beret
Çoğu maceraperest Granada‘nın Sierra Nevada tepelerine giderken, kelimenin tam anlamıyla krallara layık kayak yamaçları aslında İspanya’nın en kuzeyinde bulunan Pireneler’de bulunmaktadır.
Kral 6. Felipe ve ailesinin de Baqueira-Beret kayak merkezinin yanında bir dağ evi bulunmaktadır ve kayak sezonunda cazibeli Aran Vadisindeki en zorlu pistlerde kayarken görülebilirler. Etraf böyle güzel olduğunda kim onları suçlayabilir ki?
Kanarya Adaları yerine Cádiz
Dört bin yıllık bir geçmişe sahip olan İspanya’nın en eski şehri Cádiz hakkında bilinen çok şey olmasına rağmen şehri birkaç cümleyle anlatabilmek gerçekten zordur.
Bunun nedeni belki de zamana yenik düşen kireçtaşı evleri ve hisarları tuzlu deniz havası altında ufalanıyor olsa da, bu güneybatı bölgesinin sürekli ileriye doğru yol almasıdır. Politik olarak boğucu Franco yıllarında bile güçlü liberalizmini koruyan şehrin bu özelliği, her baharda kutlanan Cádiz karnavalında bir kez daha yansıtılır. Her türden insanın hoş karşılandığı bu etkinlik, İspanya’nın en görkemli ve en sevilen festivallerinden biridir.
Tenerife ve Lanzarote için biraz tuhaf bir alternatif olmasına rağmen, Cádiz’de sörf, güneş ve uygun fiyata birinci sınıf deniz ürünlerine ek olarak, biraz daha fazla kültürel miras bulabilirsiniz.
Madrid yerine Toledo
Gidilecek başka bir yer, başka bir İspanyol bölgesi demektir ve oraya giderken Toledo’da zamanın durduğu Castile- La Mancha özerk bölgesine uğramadan olmaz.
Madrid merkezinden bir saat uzakta olan Toledo, birçok gezginin bir güne sıkıştırarak görmek gibi bir hataya düştüğü bir yerdir. Bu gizemli metropolü biraz daha tanımak için geceyi orada geçirmeli ve Toledo’nun Hıristiyanlardan, Müslümanlardan ve Musevilerden kalma eski dini yapılarının projektörler altında parlamaya başlamasıyla birlikte bölge halkının doldurduğu dar sokakları görmelisiniz.
Şehirde sakin bir caz havası vardır ve bu nedenle tam da bir Woody Allen filminin çekilebileceği türden bir yerdir. Filme aldığı diğer yerlerin aksine (mesela Barselona), Toledo gerçekten oluşan ilginin altından kalkardı!
Peki, tüm şehrin UNESCO Dünya Mirası Sit Alanı olarak sınıflandırıldığını belirtmiş miydik? Bu Madrid’in sadece rüyasında görebileceği bir şey!