Turistik yerleri gezmekten sıkıldığında ünlü otelleri ziyaret etmeye bir şans verirsen, belki de ünlü ve renkli bir simayla ilgili anlatılan bir hikâyeyle karşılaşabilirsin. Sevdiğin bir ünlünün veya ilham aldığın bir sanatçının ünlü olmadan önce, ününün doruğundayken veya emekliliğinde yerleştiği bir otelde konaklayarak, hayranı olduğun kişilere bir parça daha yakınlaşabilirsin.
Pera Palace Hotel Jumeirah, İstanbul – Türkiye
Pera Palace Jumeirah’ın ünlü asansörü seni bekliyor
Pera Palace Hotel Jumeirah kapılarını 1892’de açtı. İstanbul ’un elektrik altyapısına sahip ilk oteli olarak kazandığı yenilikçi şöhretini, elektrikli asansör kurulan ilk otel olarak taçlandırdı. Asansör görevlisinin sunduğu üstün hizmetin de yardımıyla, odalarına yükselen bir kafesle çıkmanın keyfini yaşayan ünlüler arasında Josephine Baker ve Greta Garbo gibi isimleri sayabiliriz. Cinayet romanı yazarı Agatha Christie’nin otelde konaklarken tercih ettiği 411 numaralı oda ise günümüzde ünlü yazarın adını taşıyor. Dilersen, Doğu Ekspresinde Cinayet romanının da yazıldığı yer olduğu söylenen, koyu kırmızı tonların hâkim olduğu Agatha Christie Süitinde geceyi geçirebilir veya adını yine ünlü yazardan alan Agatha Restaurant’ta akşam yemeğini yiyebilirsin.
Hotel Monte Vista, Flagstaff, Arizona – ABD
Hotel Monte Vista’da Bing Crosby veya Freddie Mercury ile aynı odayı paylaş © Kral….
Arizona’yı bir sonraki ziyaretinde, Phoenix’ten arabayla sadece iki saat uzaklıktaki Flagstaff’a giderek, sayısız efsanenin kaldığı bir odada uyuma deneyimini yaşayabilirsin. Hotel Monte Vista, içki yasağı döneminde kaçakçılığın, sayısız şöhretli konuğun ve hayalet hikâyelerinin yer aldığı dramatik bir geçmişe sahiptir. Evet, doğru duydun. 1920’lerde inşa edilen otelin odalarına ölülerin ruhlarının musallat olduğu söyleniyor ve bu söylentinin yarattığı turistik etki, otelde konaklayan efsane isimleri bile gölgede bırakıyor. Otele bir şans vermek istersen 305 numaralı odayı tercih edebilirsin: Jon Bon Jovi’nin kaldığı oda olmasının yanı sıra, sallanan sandalyede oturup pencereden dışarıyı izleyen bir kadının hayaletini içinde barındırdığı hikayesiyle de biliniyor. Oda 216’da Michael J. Fox’un ve Oda 403’te Freddie Mercury’nin kaldığı otelde, oda kapılarındaki isimlere bakarak diğer ünlü konukların kimler olduğunu da öğrenebilirsin.
Relais Hotel Du Vieux Paris, Paris – Fransa
Gerçek bir Beat Kuşağı oteli olan Relais Hotel du Vieux Paris’e hoş geldin © Mbzt
Relais Hotel du Vieux Paris, 1950’lerde, o zamanlarda Paris’in bakımsız mekânlarından biri olan bu otele yerleşen Beat Kuşağı sanatçıları sayesinde en başarılı dönemlerinden birini geçirdi. Eğer duvarların dili olsa, eserleri için fikir ve ilham kaynağı arayan Allen Ginsberg, William Burroughs veya Jack Kerouac gibi yazarlarla ilgili ne anılar anlatırdı kim bilir. Sanatçılar, şairler, yazarlar ve müzisyenler otelin köhne odalarında toplanır ve bir kısmı başyapıt olarak şekillenecek fikirlerini paylaşırlardı.
Latin Mahallesi’nde yer alan otel geçmişte mütevazı odalar ve ortak kullanımlı bir alaturka tuvalet sunuyor olsa da, günümüzde 4 yıldızlı şık bir işletme halini aldı. Beat Kuşağı’nın bazı şairleri otelin 1980’de yenilenmesinin ardından geri döndü ve günümüzde saklanmak üzere kaldırılan, içinde çok önemli isimlerin imzalarının bulunduğu ziyaretçi defterini imzaladı. Eğer sen de ilham arıyorsan, geçmiştekinin aksine mahremiyet konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadan kendini otelin kollarına bırakabilirsin.
Paris’te yapabileceğin harika şeyler hakkında daha fazla bilgi almak ister misin? ÜCRETSİZ şehir rehberimizi App Store’dan iPhone’una indirebilirsin.
Hotel du Vieux Paris’te oda ara
Belmond Copacabana Palace, Rio de Janeiro – Brezilya
Karşıdaki Copacabana plajında güneşlenen o kişi Justin Bieber mı?
Oldukça ünlü birkaç kişiyle karşılaşma şansını artırmak istersen, Rio de Janeiro’daki Belmond Copacabana Palace otelinin yolunu tutabilirsin. Şansın yaver giderse Justin Bieber veya Miley Cyrus’u güneşlenirken yakalayabilirsin. Palace’ta kalarak Brezilya yaşam tarzının keyfini çıkaran diğer ünlüler arasında Will Smith, Helen Mirren ve Francis Ford Coppola gibi isimler de bulunuyor.
Belmond Copacabana Palace’tayken, kendini bir anda film yönetmeni Orson Welles gibi pencereden dışarı bir masa fırlatmak isterken veya burada çekilen Karyoka (Flying Down to Rio) filminden Fred Astaire ve Ginger Rogers’lı bir sahneyi yeniden canlandırmak isterken bulabilirsin. Her iki türlü de, ünlü ve heyecan verici Copacabana plajının hemen yanında yer alan otel bir yıldız gibi hissetmeni sağlayacaktır.
Rio’da yapabileceğin harika şeyler hakkında daha fazla bilgi almak ister misin? ÜCRETSİZ şehir rehberimizi App Store’dan iPhone’una indirebilirsin (şu anda sadece İngilizce olarak mevcut).
Hotel Monteleone, New Orleans, Louisiana – ABD
Hotel Monteleone’deki kokteyller başını döndürecek
New Orleans’a gelen edebiyat tutkunları, Hotel Monteleone’yi zaten ziyaret edilecek yerler listelerinin en tepesine koymuştur. Fransız mahallesinde yer alan otel, burada konaklayan Tennessee Williams ve Ernest Hemingway gibi isimlerin eserlerinde de kendine yer buldu. Edebiyatla araları o kadar iyi olmayanlar için de, Hotel Monteleone’nin atlıkarınca şeklinde dekore edilmiş barı ve gösterişli lobisi, buraya ziyareti anlamlı kılan nedenler arasındadır. Blues barlarıyla çevrili Bourbon Street’e bir blok uzaklıkta olan oteli iki caz gösterisi arasındaki boşlukta ziyaret etmemen için hiçbir neden yok.
Savoy Hotel, Londra – Birleşik Krallık
Ünlü konuklardan esinlenilen Savoy kokteylini yudumlayabileceğin bar
Londra’ya geldiğinde, Strand caddesinin çift katlı otobüsleri yerine Savoy Hotel’in dama desenli lobisini görmeyi tercih edebilirsin. Otelin barına uğrayıp, klasik bir bardakta servis edilen ve 1920’lerin esintilerini taşıyan kokteylini yudumladığında kendini Frank Sinatra veya Katherine Hepburn gibi hissedeceksin.
1901 yılında, o zamanlarda Savoy’da kalan ressam Claude Monet, 6. kattaki penceresinden Thames nehrini resmetmişti. Günümüzde stüdyolarını lobide kurmaları için sanatçıların davet edilmesine devam ediliyor. Geçtiğimiz yıllarda otelde konaklamış olsaydın, öldüğü zamana kadar haftalık 6.000 sterlin karşılığında Savoy’u evi gibi kullanmış aktör Richard Harris (namı diğer Dumbledore) ile de karşılaşabilirdin.
Londra’da yapabileceğin harika şeyler hakkında daha fazla bilgi almak ister misin? ÜCRETSİZ şehir rehberimizi App Store’dan iPhone’una indirebilirsin (şu anda sadece İngilizce olarak mevcut).
Fairmont The Queen Elizabeth, Montreal – Kanada
John Lennon’ın Give Peace a Chance şarkısını kaydettiği bu ünlü süitte yataktan barış mesajları vermeye ne dersin?
1969’da, Montreal‘deki Fairmont The Queen Elizabeth otelinin 1742 numaralı süitinde, John Lennon ve Yoko Ono çiçekler ve fotoğrafçılarla çevrili bir halde Give Peace a Chance şarkısını kaydetmişti. Günümüzde John Lennon ve Yoko Ono’nun adını taşıyan ve çiftin kayıt seansındaki siyah beyaz fotoğraflarıyla süslenen bu süit, merhum sanatçının anısını yaşatmaya devam ediyor. John Lennon’ın ölüm yıldönümü olan 8 Aralık’ta otelde konakladığın takdirde, anma olarak süitin önüne bırakılan iki düzine kırmızı ve beyaz gülü de görebilirsin.
The Queen Elizabeth’te oda ara
Raffles – Singapur
Raffles’ın sunduğu hizmet kalitesi ve huzur, bir yıldız gibi hissetmeni sağlayacak
Singapur’un baş döndürücü şehir manzarasından uzaklaşmak istiyorsan, bembeyaz koloni dönemi mimarisi özelliklerine, şık kapı görevlilerine ve gür tropikal bahçelere sahip Raffles otelinin kollarına kendini bırakabilirsin. Çantalarını bıraktıktan sonra, Long Bar’a uğramanı ve 1915’te ilk kez burada hazırlanan Singapore Sling kokteylini denemeni öneriyoruz. 40 yıldır otel personelinin bir parçası olan otel tarihçisinden Raffles’ta iz bırakan zenginlerin ve ünlülerin listesini saymasını isteyebilirsin. Sana anlatacağı hikâyeler arasında, Rudyard Kipling’in çocuk klasikleri arasına giren Orman Çocuğu (The Jungle Book) kitabını otelin süitlerinden birinde kaldığı dönemde yazmış olduğu gerçeği de muhtemelen yer alacaktır. Otelde yakın zamanda konaklayan ünlü isimler arasında İngiliz kraliyetinden Prens William ve Kate Middleton da yer alıyor.
Le Meurice, Paris – Fransa
Le Meurice’te şarap eşliğinde şık bir yemek © Janine Cheung
İhtişam dolu Le Meurice, Paris’in tam merkezinde yer alıyor ve Tuileries Bahçesi ile Louvre gibi simgeleşmiş yerlere çok yakın bir konumda bulunuyor. Versay’ın kraliyet salonlarından esinlenen bir estetik anlayışı yansıtan bu gösterişli otel, yıllar boyunca oldukça fazla sayıda efsane ismi ağırladı. Bu uzun ve seçkin listenin tepesinde ise burayı uzun yıllar kışlık evi olarak kullanan Salvador Dalí var. İspanyol sürrealist ressam burada o kadar büyük bir etki bırakmış ki, otelin şık restoranlarından birine de adı verilmiş.
Hotel Nacional de Cuba, Havana – Küba
Maziye dört tekerlekli bir yolculuk – Hotel Nacional, 87 yıldır efsanevi konukları ağırlıyor © Bud Ellison
Küba’daki Hotel Nacional, Havana’daki Vedado semtinin incileri arasındadır ve Havana’nın uzun gezinti alanı El Malecón’u ayaklarının altına serer. 87 yıllık tarihi boyunca bu art deco bina, yemyeşil alanları içerisinde sayısız efsaneyi ağırladı ve Fransız oyun yazarı, filozof ve edebiyat ustası Jean-Paul Sartre da bu efsaneler arasında yer alıyor.
Sartre, hayat dostu olan feminist yazar Simone De Beauvoir ile birlikte, 1960’taki Küba ziyaretleri sırasında Che Guevara ile röportaj yaptı ve ikili bu dönemde mütevazı konaklama yerleri olarak Hotel Nacional’i tercih etti. Otelin dikkat çekici diğer müdavimleri arasında Winston Churchill, Marlon Brando, Rocky Marciano ve Ernest Hemingway gibi isimler bulunuyor.
Daha fazlası: Küba’nın olmazsa olmaz en özgün deneyimlerini anlattığımız rehberimizle ülkenin en harika yönlerini keşfet
